Amartya Sen'in Unrestrained smoking is a libertarian half-way house makalesi üzerine düşünceler...
Libertarian söylem içinde delik bulacağım derken, Amartya Sen'in
argümanlarında içinden tren geçirilecek boşluklar bırakması ilginç
tabi. Bu boşluklardan biri Emre'nin bahsettiği Platon limitinden
bahsedilmeden geçmiş gelecek ben çatışmasına devletin burnunun
sokulması, bir diğeri de herkesin sosyal yardımı bir takım
özgürlüklerin kısıtlanmasına tercih edeceğinin tartışmasız
varsayılması (hatta alternatif "monstrously unforgiving society"
olarak betimlenip bu konuda çözüm düşünmek isteyebilecekler baştan
damgalanmış).
Devlet eğer sosyal bir anlaşmanın ürünü olacaksa beni neden
koruyup neden kormayacağına da ben karar verebilmeliyim. Korunmak
istediğim ölçüde özgürlüklerimin kısıtlanmasına da
katlanmalıyım. Örneğin beni kimsenin öldürmesini istemiyorsam
devleti de beni koruması için görevlendirdiysem, benim de
başkalarını öldürme özgürlüğümün elimden alınmasına ses çıkarmamam
gerek. (Tabi farklı insanlar farklı şeylerden korunmak
isteyecekler, durum karışacak vs.)
Peki gerçekten gelecek benleri bugünkü benden korumasını istiyor
muyum ben üçüncü bir kişinin? Bu bana bir kabus gibi
geliyor. Bugünkü ben geçmiş beni yaptığı bütün hatalarla (belki
özellikle hatalarla) kabul edip seviyor. Birileri bana onu yapma
bunu yapma deyip beni "korusaydı" karşınızda bu Deniz olmayacaktı
(ana babama sorun, çok denediler, dinletemediler). Farklı
ben'lerin farklı bireyler olarak kabul edilmesine bir itirazım
yok, ama lütfen aramızdaki anlaşmazlıklara başkası
karışmasın. Hatta biraz daha ileri gidersek, ben yakın ailem ve
yakın arkadaşlarım arasındaki anlaşmazlıklara da devletin
karışmasını tercih etmem, en azından o durumlarda uygulanan
kurallarla hiç tanımadığım insanlarla aramdaki ilişkilere
uygulanan kuralların aynı olması bana saçma geliyor.
Sosyal konularda ne zaman basit prensiplere (aksiyomlara) dayalı
çözümler üzerinde düşünmek istesem, bu konulara benden çok kafa
yoran bazı tanıdıklarım konunun böyle basit olmadığını, insanların
karmaşık olduğunu, benim basit teknik kafamla düşünüp önerdiğim
çözümlerdeki delikleri işaret ederek gösterir, naivete'me
gülerler. Ben yine de sosyal konularda basit prensiplerden
çıkarılan ideallere aşımtotik olarak yaklaşmaya çalışmanın, fuzzy
güt feeling'lerle prensipsiz bir çözüm karmaşası üretmekten iyi
olduğu düşüncesindeyim. Doğru çözümlere bu şekilde daha kolay
ulaşabileceğimizi ispatlayamasam bile en azından neyin doğru neyin
yanlış olduğunu tartışabileceğimiz bir asgari müştereğimiz olur.
John Stuart Mill'in düşünceleri, ve Libertarianism benim bu
anlamda anlayabildiğim idealler. (Libertarian'lar sosyal yardım
olmasın demiyor bu arada, zorla olmasın diyorlar sadece) Pratikte
sorunları çıksa da oturup düşünebiliyorum nasıl bu ideallerle
consistent başka bir çözüm olabilir diye. Birisi Amartya Sen'in
aksiyomlarını bana anlatabilir mi?
Related link
Deep Learning is cheap Solomonoff induction?
1 hour ago
No comments:
Post a Comment