October 20, 2006

İnsanlar, hayvanlar, ve hayatın değeri

TED konuşmalarından Dennett'i izlerseniz insanların doğaya etkisi
üzerine şöyle bir gözlemi vardı: bundan on bin yıl önce tarım çağının
başında insanlar ve onların evcileştirdiği hayvanlar dünyadaki toplam
canlı kütlesinin çok az bir kısmını oluştururken, bugün bu oran
90%'lara ulaşmış.

İnsanların kendilerini başka yaratıklardan üstün görmeleri ve bunu
onlara eziyet ederken vicdanlarının doğal sesini susturmak için
kullanmaları üzücü bir durum. Belki daha da üzücü olan bu numaranın
sadece hayvanlara karşı değil, örneğin bir savaş sırasında düşman için
de kullanılıyor olması (Amerika'nin ikinci dünya savaşında japonları,
şu anda da middle eastern kökenlileri de-humanize etmesi örnek
gösterilebilir.) Bu konuda gördüğüm en çarpıcı örnek Afrika ile
ilgili: kilise 1700-1800'lerde köle ticaretini meşru kılmak için
kıtaya 1600'lerde giden kaşiflerin bulgularını sansürlüyor. Daha sonra
ortaya çıkan bu dokümanlarda 1600'lerde belki de Osmanlı'dan pek de
geri olmayan polisiyle, ordusuyla, mahkemesiyle, büyük şehirleriyle
geniş uygarlıklar anlatılıyor. Batı dünyası ise 200 yıl boyunca
zencilerin sub-human olduğu, ormanlarda yaşayıp birbirlerini yedikleri
vs. hikayeleriyle uyutulup gönül rahatlığıyla Afrika'da avladıkları
insanları Amerika'da pazarlıyorlar. (Referans vermek istiyorum ama
nerede okuduğumu unuttum.)

Canlıların hayatlarını ellerinden alma hakkı konusunda çok tutarlı
olduğumuzu düşünmüyorum. Pek çoğumuz çiftlik hayvanları için bu hakkı
çok doğal görüyor. Vahşi hayvanları avlamaya biraz daha karşıyız
gibi. İnsan hayatı için ise sözde katı kurallarımız var ve kimse
kimsenin hayatını alma hakkına sahip değil. Gelgelelim uygulamaya
baktığımızda ilginç gözlemler yapmak mümkün. İnsan hakları genelde o
ülkenin vatandaşlarının hakları olarak yorumlanıyor. Yine Amerika'dan
örnek verirsek (bugün de Amerika'lılara taktım her nedense), sizce
ordu Irak'ta risk hesabı yaparken bir askerinin hayatını kaç
Irak'lının hayatına denk tutuyor? Amerikan halkına sorsak bu sayı kaç
çıkar? Bush'a sorsak kaç çıkar :)? Bazı bakımlardan Türk'lerin
kültürel olarak humanist olduğunu düşünüyorum, ama biz aynı durumda
olsak bu sayı nedir? Bir Türk dünyaya bedel mi?

Geçenlerde Memduh'la bilim ilerledikçe insanların özel pozisyonlarının
tehdit altında olmasından konuşuyorduk. Son yüzyılda maymunlarla
akrabalığımız ortaya çıktı, önümüzdeki yüzyılda ise AI'cılar maddeden
ibaret olduğumuzu makinelerden de çok farklı olmadığımızı itiraz
edilemez bir şekilde gosterebilir. Henüz bu düşünceler genel halkı
etkileyecek kadar yaygınlaşmış değil. Fakat yaygınlaştığında
insanların önünde iki seçenek olacak: eğer insanlar özel değilse ya
sociopath olmak gayet normal olacak ve insanlar birbirlerine şu anda
bazılarımızın güvercinlere duydukları duyguları besleyebilecekler :)
Ya da madem birbirimizden farkımız yok insanlar için duyduğumuz doğal
sevgi ve saygıyı tüm yaratıklara (ve taşlara, gezegenlere vs)
yansıtmak zorunda kalacağız. Bu ikinci seçenek şu an aşırı
çevrecilerin gösterdikleri felç edici tutumla karıştırılmamalı:
evrenin içerdiklerine saygı duymak illa koyunları kesip yemeyelim ya
da yol yapmak için ormanı kesmeyelim anlamına gelmiyor. Peki ne anlama
geliyor diye sorarsanız, hmmm...

Related link

No comments: