December 27, 2006

Bilmiyorum diyebilmek

Feynman'ın bir BBC röportajından alıntı ve biraz yorum:

"You see, one thing is, I can live with doubt and uncertainty and
not knowing. I think it's much more interesting to live not
knowing than to have answers which might be wrong. I have
approximate answers and possible beliefs and different degrees of
certainty about different things, but I'm not absolutely sure of
anything and there are many things I don't know anything about,
such as whether it means anything to ask why we're here, and what
the question might mean.

I might think about it a little bit and if I can't figure it out,
then I go on to something else, but I don't have to know an
answer, I don't feel frightened by not knowing things, by being
lost in a mysterious Universe without having any purpose, which is
the way it really is so far as I can tell. It doesn't frighten
me."

Boston'da David Marr'in anısına verilen bir konferansta Nobel
ödüllü bir biyolog dinlemiştim. Adam kimya mühendislerinin şu anda
tasarlıyabildiği en kompleks sistemlerle (büyük kimya
fabrikalarında belki bir düzine reaksiyon bilgisayarlar
kontrolünde dengede tutulabiliyor), en basit hücrenin içinde
serbestçe dolaşan moleküller arasında aynı anda denge içinde
meydana gelen binlerce reaksiyonu karşılaştırıyordu. Üstelik hücre
içinde meydana gelen reaksiyonların ancak bir iki düzinesinin
nasıl çalıştığını biliyoruz, ve hemen her bir tanesini keşfedene
de Nobel ödülü veriyoruz. Bu konuşma beni hep çok
etkiledi. Doğanın sırlarına doğurduğu hayranlığın, ve insan
bilgisinin zavallılığının ötesinde ben adamın tavrından çok
etkilendim. Adam "ben bunu bilmiyorum" dediğinde aslında çıkan
sonuç "bunu insanlık bilmiyor" idi. Bu kadar güçlü bir şekilde
"bilmiyorum" diyebilmeyi isterdim.

Bilim ve matematikte oyunun kurallarından bahsederken insanlar
arasına anlaşmayı sağlayabilecek asgari müşterekler kavramını
kullanmıştım. Belki başka bir ortak yönleri, insandan kendine ve
başkalarına karşı tam dürüstlük gerektirmeleri. Bana çekici gelen,
Feynman'a "İ am ok with not knowing", Nobel ödüllü biyoloğa "ben
bunu bilmiyorum" dedirten, bu lekesiz dürüstlük. İktidar
kavgasında olan insanların böyle bir dürüstlük ihtiyacı
hissettiklerin sanmıyorum.

Kültürümüzde nedense "bilmiyorum" bir zayıflık ifadesi olarak
görünür. Önde gelen aydınlarımızın, politikacılarımızın herhangi
bir konuda "bilmiyorum" dediğine pek rastlamadım. Bu hastalıktan
kurtulmalıyız. Herkesi bilim adamı yapalım demiyorum ama toplum
içinde küçük bir azınlık ta olsa her dediğine güvenebileceğimiz
bir insan grubu olması güzel olmaz mıydı? Belki tarih
kitaplarımızın hikayenin sadece iktidar tarafını anlatmalarıdır
problem...

Related link

No comments: